Arapça Hikayeler
Fadi çok sevdiği bisikletine evde binemediği için Annesi onu parka götürüyor. Burada Fadi ve sevimli köpeğinin bir şovu var.
Bu Arapça masalda basit ve anlaşılır cümlelerle Fasih Arapça kullanılmıştır.
Fadi ve Çınlayan Bisikleti – فادي و دراجته الرنان
iyi akşamlar Ay | مساء الخير يا قمر |
Seni iyi duyamadım | لم اسمعك جيدا |
Iyi akşamlar dedim Ay | قلت مساء الخير يا قمر |
Neden fısıldıyorsun, sesini yükseltmiyorsun Leyal? | و لماذا تهمسين ولا ترفعين صوتك يا ليال؟ |
Uyuyor olmandan ve uyanmandan korktum | خفت ان تكون نائما و فتستيقظ |
Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, senin hikayelerini dinlemeden uyumam | لا لا لا لا لا انا لا انام إلاّ بعد أن اسمع حكاياتك |
pekala | حسنا |
Sana ve sizlere bugünkü hikayem Fadi ve bisikletinin çınlayan zili hakkında. | حكايتي لك اليوم و لكم عن فادي و جرس دراجته الرنان |
Fadi’de güzel bir bisiklet vardı | عند فادي دراجة جميلة |
Gidonuna çınlayan kırmızı bir zil taktı | وضع على مِقْوَدِها جرسا أحمر رنانا |
Fadi bisikletini çok seviyor(du) | فادي يحب دراجته كثيرا |
Çınlayan kırmızı zilini çalarak onu sürmeyi seviyor(du) | و يحب أن يقودها و هو يَرِنُّ بجرسها الاحمر الرنان |
Fadi’de adı Semermer olan bir köpek vardı. | و عند فادي كلب اسمه سمرمر |
Fadi Küçük köpeğini çok seviyor(du) | يحب فادي كلبه الصغير كثيرا |
Tıpkı bisikletini ve onun çınlayan zilini sevdiği gibi. | مثلما يحب دراجته و جرسه الرنان |
Fadi küçük köpeğini çok sevdiği için | ولأن فادي يحب كلبه الصغير كثيرا |
Ona bisiklete binmeyi ve çınlayan zilini nasıl çalacağını öğretti | علمه ركوب الدراجة و علمه كيف يرن بجرسها الرنان |
Fadi güzel bisikletine bindiğinde ve zilini çaldığında | عندما يقود فادي دراجته الجميلة و يرن بجرسها |
Semermer havlayarak arkasından koşuyor(du) | يركض سمرمر خلفه و هو ينبح |
Fadi’nin köpeği havlıyor ve Fadi’nin zili çınlıyor. | كلب فادي ينبح. و جرس فادي يرن |
Bir günün akşamında Fadi annesine şöyle dedi: | في مساء احد الايام، قال فادي لأمه |
“Bisikletle evin içinde oynamaktan sıkıldım | لقد مللت اللعب بالدراجة داخل البيت |
Onunla oynamak için apartmanın avlusuna inmeme izin verir misin?” | هل تسمحين لي أن أنزل إلى باحة العمارة لِألعبَ بها؟ |
Annesi “hayır çünkü vakit akşam, ve zilinin sesi kuvvetli çın çın. | قالت أُمه “لا، فالوقت مساءً و صوت جرسك قويّ و رنّان |
Semermer’in sesi de kuvvetli. | و صوت سمرمر قويّ أيضا |
Hatta zilinin sesinden daha kuvvetli. | و أقوي حتّى من صوت جرسك |
Apartmandaki insanlar dinlenmek istiyor, bazısı da uyumak istiyor.” dedi. | و الناس في العمارة يريدون ان يرتاحوا و البعض منهم يريد ان ينام. |
Şimdi benle niye fısıl fısıl fısıldaştığını anladım! | الآن عرفت لماذا كنت تهمسين لي همسا |
Sen zeki bir Ay’sın! | انت قمر ذكي |
Fadi ne yaptı? | و ماذا فعل فادي؟ |
Çok üzüldü. Bisikletine baktı sonra köpeği Semermer’e.. ve annesine şöyle dedi: | حزن كثيرا. نظر إلى دراجته ثم إلى كلبه سمرمر و قال لأمه |
“öyleyse ben nerede oynayacağım?” | إذا، أين سألعب أنا؟ |
Annesi şöyle dedi: “Yarın seni büyük bir çocuk parkına götüreceğim. | قالت أمه: غدا سآخذك إلى ملعب كبير للأولاد |
Orada bisikletinle oynaman ve çınlayan zilini dilediğin gibi çalman için. Ne dersin?” | لتلعب بدراجتك هناك و ترن بجرسك الرنان كما تشاء. ما رأيك؟ |
Fadi sevinçe bağırdı “vaaaaaaaav! | هتف فادي بفرح واااااااااااااااااااو |
Semermer’i de yanıma alabilir miyim? | هل استطيع ان آخذ سمرمر معي |
Ben bisikleti sürerken arkamdan koşması için…” | ليركض خلفي و انا اقود الدراجة؟ |
Annesi, “evet bu mümkün” dedi. | قالت أمه: نعم، يمكنك ذلك |
Ertesi gün, Fadi annesiyle büyük parka gitti. | في اليوم التالي ذهب فادي مع أمه إلى الملعب الكبير |
Köpeği Semermer’i de yanına aldı. | و أخذ معه كلبه سمرمر |
Park çocuklar ve bisikletlerle doluydu. | كان الملعب مليئا بالاولاد و الدراجات |
Fadi bisikletine bindi ve çocukların arasında dolaşmaya başladı. | ركب فادي دراجته و راح يجول بين الأولاد |
Bisikletiyle ve onun çınlayan ziliyle gururlanarak | مزهوا بدراجته و بجرسها الرنان |
Zili çalmaya, Semermer de arkasından havlayarak koşmaya başladı. | أخذ يرن بالجرس.و ركض سمرمر خلفه و هو ينبح |
Daha sonra, Fadi bisikletinden indi ve onu Semermer’e verdi. | بعد ذلك نزل فادي عن دراجته و اعطيها لسمرمر |
Semermer bisiklete sıçradı ve gidonundan tutu. | قــفــز سمرمر إلى الدراجة امسك بمقودها |
Ve çocukların arasında dolaşmaya ve zilini çalmaya başladı. | و راح يجول بها بين الأولاد و يرن بجرسها |
Fadi onu alkışlıyor(du) | و فادي يصفق له |
Çocuklar Semermer’in tek başına bisikleti sürdüğünü görünce çok şaşırdılar. | تعجب الأولاد كثيرا عند ما رأوْا سمرمر يقود الدراجة وحده |
Onun etrafında toplandılar ve onu alkışlamaya başladılar. | تجمعوا حوله و راحوا يصفقون له |
Fadi köpeğinden dolayı çok gururlanarak sevinmişti. | كان فادي فرح وهو مزهوا بكلبه كثيرا |
Çocuklardan biri Fadi’ye yaklaştı ve şöyle dedi: | تقدم أحد الأولاد من فادي وقال |
“Bunu bir keresinde sirkte görmüştüm” | رأيت هذا مرةً في السيرك |
Başka bir çocuk da şöyle dedi: “Bu hünerli bir kopek” | و قال ولد آخر: إنه كلب ماهر |
Semermer yetenekli bir köpek | سمرمر كلب ماهر. |
Fadi büyük parkta yeni arkadaşlarla tanıştı. | تعرف فادي في الملعب الكبير إلى اصدقاء جُدُدٍ |
Ve sonra da annesiyle birlikte büyük parka gider oldu. | و اصبح يذهب مع أمه إلى الملعب الكبير من وقت لآخر |
Sadece bisikletiyle oynamak ve çınlayan zilini çalmak için değil, | لا ليلعب بدراجته و يرن بجرسها الرنان فقط |
Veya sadece köpeği Semermer ile oynamak için değil, | و لا ليلعب مع كلبه سمرمر فقط |
Aynı zamanda yeni arkadaşlarını görmek ve onlarla oynamak için de | بل ليرى اصدقائه الجدد أيضا و يلعب معهم |
Şşşşşşşş … Ay uyudu. | هششششششش نام القمر |
0 responses on "Fadi ve Bisikleti"